Pedodonti (Çocuk Diş Hekimliği), diş hekimliğinin yeni doğan, çocuk veya adölesan bireylerin ağız sağlığı ile ilgilenen branşıdır. Pedodontist (Çocuk Diş Hekimi) ise yeni doğan, çocuk veya adölesanların, süt ve daimi dişleri ile çene gelişimini takip eden, koruyucu tedavileri uygulayan, ortaya çıkan problemlerde ise bu bireylerin tedavilerini gerçekleştiren uzman diş hekimleridir.
İlk süt dişinin görülmesi genellikle 6 ay civarında, alt ön orta 2 adet kesici dişinin sürmesi ile olmaktadır. Genellikle alt ön orta 2 kesici dişin sürmesini; üst ön orta 2 kesici dişi takip etmekte ve daha sonra sırasıyla yan kesici dişler, birinci süt azı dişleri, süt kanin dişleri ve süt ikinci büyük azı dişleri sürmekte olup, 20 adet süt dişinin ağız içerisinde tam olarak yer alması yaklaşık olarak 24. ve 36. aylar arasında tamamlanmaktadır.
Süt dişlerinin sürme döneminde bebeklerde; huzursuzluk, tükürük akışında artma, çeşitli nesneleri ısırma isteği ve bu nesneler ile dişetlerinin kaşınması durumunda oluşabilecek enfeksiyonlar nedeniyle ateş yükselmesi, iştahsızlık ve kilo kaybı, süren dişlerin olduğu bölgelerde hafif şişlik ve kırmızı-morumsu renk değişikliği meydana gelebilmektedir.
Bazı durumlarda doğum sırasında ağızda sürmüş bir diş (natal diş) veya doğumdan hemen sonra süren bir diş (neonatal diş) mevcut olabilmektedir. Bu durumlarda pedodontist tarafından dişin bebeğin kendi süt dişi mi ya da fazla bir diş mi olduğunu tespit edilmekte ve dişin sallanıp sallanmadığını kontrol edilmektedir. Sallanan bir diş varlığında, dişin bebek tarafından yutulması söz konusu olabileceğinden ve bebeğin beslenmesi de bu diş varlığı nedeniyle etkilenebileceğinden dolayı dişin alınmasına karar verilebilmektedir.
Süt dişlerinin; bebek ve çocukların beslenmesini sağlaması dışında, arkasından sürecek olan daimi dişler için bir rehber görevi görmesi ve daimi dişler için yer tutma fonksiyonu, konuşma ve estetiğe de katkıları bulunmaktadır. Süt dişleri yapısal ve anatomik olarak daimi dişlere göre farklılıklar göstermektedir, bu nedenle süt dişleri çürük gelişimi ve aşınmalara karşı daha hassastır.
Süt dişlerinde çürük gelişimi sonucunda, bebek veya çocuğun ağrı nedeniyle beslenmesi olumsuz etkilenebilmekte ve beslenme yetersizliği görülebilmekte, çürük nedeniyle diş yapısında kayıp olması sonucunda arkasından gelecek daimi dişler için yeterli yer koruma özelliği gösterilememekte, okula giden çocuklarda ağrı ve huzursuzluk nedeniyle derslere yeterince konsantre olamama, uyku bozuklukları ve yaygın çürüğü bulunan çocuklarda görünüşünden ötürü konuşma veya gülme sırasında çekinme gibi durumlar meydana gelebilmektedir. Bu nedenle çürük gelişimi meydana gelmeden, bebeğin ilk dişinin sürmesi ile (6 ay), en geç 12 ay olmak üzere çocuk diş hekimine muayene ettirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Daimi dişlerin sürmesi ise genellikle 6 yaş civarında daimi birinci büyük azı dişinin sürmesi ile başlar. Yaklaşık olarak 6 ile 13 yaş arasında daimi dişlerin sürme dönemi boyunca ağızda hem süt dişleri hem de daimi dişler bulunmaktadır. Süt dişlerinde gelişebilecek bir veya daha fazla sayıda çürük lezyonu, süt dişlerine komşu daimi dişleri de etkileyebilmektedir, bu nedenle ilk süt dişinin sürmeye başladığı dönemden itibaren düzenli diş hekimi ziyaretinin yapılması bebek ve çocuğun ileriki dönemlerde de ağız sağlığının iyi bir şekilde devam ettirilebilmesi açısından önemlidir.
Erken çocukluk çağı çürüğü, 71 aylık ve daha küçük çocukta birden fazla çürük lezyonu, çürüğe bağlı diş kaybı veya herhangi bir süt dişinde dolgulu diş yüzeyinin varlığı olarak tanımlanmaktadır. Çocuklarda en sık görülen hastalıklardan biri olan erken çocukluk çağı çürüğü, kronik ve çok faktörlü enfeksiyöz bir rahatsızlıktır. Doğum sonrasında bebeğin en önemli besin kaynağını anne sütü oluşturmaktadır. Anne sütünün içeriği nedeniyle bebeğin büyüme ve gelişimine ayrıca bağışıklık sistemine katkısı oldukça önem taşımaktadır. Ancak anne sütü inek sütünün %4’ lük laktoz içeriği ile karşılaştırıldığında %7 oranında laktoz içermektedir. Hem inek sütü hem de anne sütü bebeğe verildikten sonra ağzın su ile temizlenmesi hiçbir probleme neden olmazken, özellikle gece uyku sırasında süt içeren biberonlar ile bebeğin uyuması veya gece boyu sık sık devam eden emzirmenin çürük gelişimi ile ilişkili olabileceği bildirilmektedir. Gece uykusu sırasında özellikle tükürük akışı oldukça azalmaktadır ve tükürüğün ağzı temizleyici etkisinden yararlanılamamaktadır. Bu nedenle gece boyunca uzun süreler süt dişlerinin şeker içeriği yüksek olan süt ile temas halinde bulunması, ortamda bulunan mikroorganizmalar tarafından bu şekerlerin kullanılarak asit üretimine yol açmalarına ve az olan tükürüğün de bu asitleri nötralize edememesi sonucunda çürük başlangıcına neden olmaktadır. Geceleri tükürük miktarının azalmasından en çok etkilenen bölgelerden olması ve beslenme sırasında biberonun konumundan dolayı üst ön bölge dişleri başlangıçta etkilenen dişlerdir, ancak beslenme düzeni değiştirilmediği veya gerekli önlemler alınmadığı taktirde üst ön bölge dişleri dışında kalan diğer dişler de sıklıkla çürük lezyonlarından etkilenebilmektedir. Benzer etki bebeğin şekerli içecek içeren biberon veya bal ve reçele batırılmış emzik ile uyuması ve uyku sırasında bu yüksek şekerli gıdaların dişlere temas etmesi sonucunda da görülmektedir. Başlangıçta tebeşirimsi beyaz renkte görülen çürük lezyonları aileler tarafından kolay fark edilmeyebilmektedir. Bu fark edilmeyen başlangıç çürük lezyonları sık sık aynı beslenme düzeninin takip edilmesi nedeniyle hızla ilerleyerek daha derin çürük lezyonlarına ilerleyebilmekte ve dişlerde madde kayıpları meydana gelebilmektedir. Başlangıçta tebeşirimsi beyaz olan çürük lezyonları ilerledikçe sarı-kahverengi renk değişikliğine uğramaktadır. Çürüğün daha derin dokuları etkilemesi sonucunda dişlerde geniş madde kayıpları, ağrı ve şişlik meydana gelebilmektedir. Meydana gelen ağrı ve şişlik çocuğun günlük hayatını olumsuz yönde etkileyerek yaşam kalitesinde düşmeye neden olabilir. Tedavi edilmeyen durumlarda süt dişlerinin zamanından önce alınması gerekebilmekte ve bu da dişlerin karşılıklı ilişkilerinde bozulmalara neden olup, ileriki dönemlerde ek tedaviler gerektirebilmektedir.
Hem süt hem de daimî azı dişlerinin çiğneyici yüzeylerinde bulunabilen girinti ve oluklara fissür denilmektedir. Fissürler hem arka bölge dişlerinin fırçalama sırasında temizlenebilme zorluğu nedeniyle hem de tükürüğün ağız içerisinde yıkayıcı ve temizleyici etkisinin bu bölgelerde az olması nedeniyle çürük gelişimine yatkın bölgelerdir. Azı dişlerinin çiğneyici yüzeylerinde bulunan fissürler değişik morfolojilerde olabilmekte ve bazı tipleri etkili fırçalama yapılsa dahi çürük gelişimine neden olabilmektedir. Bu nedenle çürük gelişimine yatkın bireylerde, dişlerin bu yüzeylerinde çürük gelişimi başlamadan önce koruyucu önlem olarak fissürlerin bir akışkan dolgu maddesi ile yüzeylerinin örtülmesi işlemine fissür örtücü uygulaması denilmektedir. Çürük gelişimine karşı koruyucu bir tedavidir. Bu uygulama sonucunda besin artıklarının biriktiği ve temizlenebilmesi zor alanların, besin birikimine neden olmayacak ve kolay temizlenebilen, düz, pürüzsüz yüzeyler haline getirilmesi amaçlanır.